Çarşamba, Mayıs 21, 2014

Türk Edebiyatı'nın En İyi 25 Giriş Cümlesi


1. Yusuf Atılgan / Aylak Adam

‘’Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi.’’

2. Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna


‘’Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır.’’




3. Adalet Ağaoğlu / Fikrimin İnce Gülü (Sarı Mercedes)


‘’Sürücüsüne göre balrengi olan Mercedes, sabırsız, neredeyse son bir atılımla hızlandı.’

4. Buket Uzuner / Kumral Ada Mavi Tuna


‘’Bir Salı sabahı uyandım. Bütün gazeteler hayatta en çok sevdiğim kadının bir cinayet işlediğini yazıyordu.’’


5. Bilge Karasu / Gece


‘’Gece yavaş yavaş geliyor. İniyor.’’

6. Tezer Özlü / Yaşamın Ucuna Yolculuk





‘’Yılın bu en güzel ilkbahar gününde bir an, bir saat ya da süresizlik gibi algıladığım bu belirsiz sürede ‘’Acının Durgunluğu’’nu okurken tüylerim ürperiyor.’’

7. Barış Bıçakçı / Bizim Büyük Çaresizliğimiz




"Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilirdi bizi?’’


8. Oğuz Atay / Tutunamayanlar



“Olay, XX. yüzyılın ikinci yarısında, bir gece, Turgut’un evinde başlamıştı. O zamanlar daha Olric yoktu, daha o zamanlar Turgut’un kafası bu kadar karışık değildi.”

9. Adalet Ağaoğlu / Bir Düğün Gecesi




İntihar etmeyeceksek içelim bari…¨

10. Yaşar Kemal / Demirciler Çarşısı Cinayeti



"O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler."

11. Latife Tekin / Ormanda Ölüm Yokmuş



“O sabah, hayat hakkında bildiği her şeyi uykusunda öğrendiğine bir kez daha inandı Emin.”


12. Orhan Pamuk / Masumiyet Müzesi




“Hayatımın en güzel günüymüş, bilmiyordum”

13. Hasan Ali Toptaş / Ölü Zaman Gezginleri

"Bir kuşluk vakti,balkonda oturuyorduk.Sen maviler giymiştin,omuzlarından dökülen saçların usul usul uçuşuyordu.Yüzüme bakıyordun ikide bir,derime sinen geldiğim yeri arıyordun belki;ellerimin nasıl el olduğunu,kirpiklerimin nereye doğru kıvrıldığını öğrenmek istiyordun."

14. Orhan Pamuk-Yeni Hayat




"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."



15. Murat Uyurkulak / Tol



"Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi."


16. Yakup Kadri Karaosmanoğlu / Erenlerin Bağından




"Yıllar yarlardan, yarlar yıllardan vefasız... Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri, günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Tevekkül güç, isyan vahim; felek hiç felek hiç rahmetmeyecek mi? Heyhat, onu döndüren kara bahtın kasırgası..."



17. Aziz Nesin / Zübük




"İt kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış."

18. İhsan Oktay Anar / Amat




"Peygamber efendimizin ve onun tebliğ ettiği kitaba iman edenlerin Mekkeli putperestlerden gördükleri eza ve cefa nedeniyle Medine'ye hicretlerinden 1080-1082 yıl, İsa aleyhisellamdan ise 1670 yıl kadar sonra, şevval ayının üçüncü gecesi, debdebesi ve cağcağasıyla yedi iklim dört bucağa nam salmış o kostantiniye şehri, gökyüzündeki karanlık bulutların altında yorgun bir dev gibi uyumaktaydı."

19. Hüseyin Nihal Atsız / Ruh Adam




"Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi."


20. İhsan Oktay Anar / Puslu Kıtalar Atlası



"Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kâinattan 7079 yıl, İsa Mesih'ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı."


21. Metin Kaçan / Ağır Roman
 

"Kolera Sokağı’nın en kral kevaşesi Eda, yatıştan sonra apış arasını yıkadığı suyu, hurdaya çıkmış metal artıklarından yapılma kerhanenin pencere iskeletinden şık bir figürle boşluğa saldı."

22. Hakan Günday / Az

"6 yaşındaydı ve 6 yaşında ölecekti."

23. Hakan Günday / Azil


"Bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır."

24. Ahmet Hamdi Tanpınar / Saatleri Ayarlama Enstitüsü

"Beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler."

25. Yakup Kadri Karaosmanoğlu / Yaban


"Sakarya savaşından sonra düşman orduları Haymana, Mihalıççık ve Sivrihisar bölgelerini, bize; yer yer ateş yığınlarıyla örtülü ıssız ve engin bir virane halinde bıraktı. O afetlerden arta kalmış halkın, bu taş yığınları arasında, ilk insanlardan farkı yoktur."





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bekliyorum seni yalnız bir ev gibi, ta ki sen

beni tekrar görüp,içimde yaşayana kadar.

O zamana kadar pencerelerim ağrıyacak..

Pablo Neruda